Kontrolsüz güç...
Son 10 dakikada oyuna dahil olmak, o oyuncuya hakaret midir? Elbette değildir.
Peki ilk 10 dakikada oyundan alınmak,o oyuncuya hakaret midir? O da değildir. Oyun başlamış. Gençlerbirliği kapanacak, Trabzonspor abanacak. Beklenti böyle. Ancak gelin görünki, çok sağlam kapanan Gençlerbirliği'ne abanabilen yok. Hamle yok. Kanatlar kırık. Cılız denemeler sonuç vermiyor. Olabilir.
Bu durumda oyun içinde bir kaç deneme de derman olmamış. O da olabilir.
O halde, ilk yarıda neden oyuncu değişikliğini düşünmez hocalar? İkinci 45 dakikaya tüm hamleleri saklamanın bilemediğimiz bir garanti tarafı mı var? Maçın başında şok bir gol yoksa, iki takım birbirini yoklar her zaman. Dişli misali. Birbirine geçer iki takım. Sistem falan hikayedir bir süre sonra.
Adettendir, değişiklik için maçın ikinci yarısı bekleniyor ya biz de, Şenol hoca da Engin Baytar'ı oyuna dahil etti. Sanırsınız saha da Barcelona'yı izliyoruz o dakikadan sonra. Hakem Cüneyt Çakır'ın sürekli çalan düdükleri olmasa kimse nefes alamayacak! O derece... Bir hamle oyunun akışını, ancak bu kadar değiştirebilirdi. Serkan, müthiş bir asistle son dönemin en hakedeni Burak Yılmaz'ı belki de Milli Takıma gönderdi, kendisiyle beraber.
Sonra Jaja hamlesi oyunu tamamen Trabzonspor lehine çevirmiş oldu. Maçın adamı, oyuna getirdiği hızla Engin Baytar'dı.
Karşılaşmanın başında Hiddink'in aldığı notları göz ucuyla süzen başkan Sadri Şener, maç sonunda da notlara bakabilseydi, belkide; Serkan, Egemen, Burak, Umut ve de Engin notunu görecekti, kim bilir?
Serkan Balcı, maçların değil, 8 haftalık sürecin adamı olduğu için ona ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Sağ koridorda sel olup akıyor. Rakipleri için bu derece kontrolsüz bir gücün önüne yönetim HES projesi kondurmalı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
