Hayal kırıklığı

Kiev karşısında, geçen sezon defansta başarılı maçlar çıkaran Sivok-Ferrari ikilisini, tekrar izleme fırsatı yakaladık.
Hafta içi yaşanan olaydan sonra, muhtemelen morali çok bozuk olan İbrahim Toraman'ın yerine Ferrari'nin sahada olmasının, mecburi bir tercih olduğunu düşünüyorum.
İlk yarıda topun genelde Beşiktaş'ta olduğunu gördük.
Dinamo Kiev ise defansın arkasına attığı uzun toplarla Shevchenko ve Milevskyi ikilisini kaçırmaya çalışıyordu.
Tecrübesi ve yeteneği ile Shevchenko büyük bir tehlike olarak karşımızda dururken, Milevskyi'nin de ondan çok geride olmadığını gördük. İlk yarının ortasında da Shevchenko'nun katkısı ile Kiev ilk golüne ulaştı.
Kendi sahasında çok başarılı bir şekilde alan kapatan Kiev Beşiktaş'a çok fazla oyun sahası bırakmıyordu.
Bu takıma nasıl gol atacağız diye düşünürken Bobo'nun ortasında Nobre kendisinden sürekli bekleneni yaparak bir kafa topu indirdi ve Quaresma her zaman yaptığını yaparak harika bir vuruşla skoru dengeledi.
Bu gol hepimizi umutlandırmıştı.

Ernst'in yerine Erhan mı?
Dinamo Kiev maç boyunca tehlikeli ataklar geliştirdi. Shevchenko veya Milevskyi defansın arkasına koşular yaparak gol bulabilecek mi diye düşünürken, üç golü kornerden gelen toplardan yedik ve final hayalini başka senelere bıraktık. Ernst'in yerine Erhan Güven'in oyuna girmesinin çok tuhafıma gittiğini söylemek zorundayım. Almeida ve Necip gibi genç ve takımı ateşleyebilecek oyuncuların, neden en başta sahada olmadığını anlamakta güçlük çektim.
Takım kötüye gidiyor ve hedeflerden teker teker kopuyor.
Bir an önce çok ciddi tedbirler alınmasının şart olduğunu düşünüyorum.
İkinci maç için futbol her türlü sonuca açık ama gerçekci olmak gerekirse elimizde sadece kupa kaldı.