Güneş ne yapsın?

Taraftarın ilgisi güzel fakat ilgisiz durması kötü. Takıma destek vermek için 61. dakikayı beklemek zorunda değiller, hatırlanmalı.
Hedefe giden yolda bir katkı da tribünden gelmeli. Doğaldır sonucun gelmeyişi. Rakibin de bir gücü vardır. Bırakmazlar gol atasın. Gol için her şeyi yapsan da atamayabilirsin.
Futbol topunun bir bildiği vardır kimse çözemez sebebi. Hiç oynamadan kazanır, hep üstün olduğun oyunu kaybedersin. Önemli olan her bireyin üzerine düşeni yapmasıdır.
Meselenin tıkandığı nokta burasıdır işte. Şenol Güneş daha ne yapsın? Dibe vurmuş bir takımı zirveye çıkarmak kolay iş değildir. Daha fazlası olur mu? İşte onun cevabı zordur. Her biri ilk defa bu durumu yaşamaktadır, kaldırabilir mi? Ortam müsait gibi görünüyor, o rahatlığı taşıyabilir mi?
Oynadıkça daha iyi olması gereken form grafiği yükselir mi? Hepsinden önemlisi bu malzeme, o hedefi vurabilir mi? Zordur soruların cevabı. Ne taraftan bakarsan o şekil cevaplar bulursun. Ekibin içinde olayı yaşamış tek isimdir meseleyi çözecek. Tüm yaptıklarının üzerine, bu işin de üstesinden gelecek.

Ona da çözüm bulunmalı
Golsüz geçen ilk 45 üzerine biraz daha oyunun içine girdi Şenol hocam. Tüm hücumcuları içeri attı. Topu kalenin önüne getirmek için engel yoktu, hamle doğruydu. Tek eksik sorunu ortadan kaldıracak yeteneğin olmayışıydı. Sahasına kapanan takımları açacak santrforu yoktu Trabzonspor'un. Alanzinho değildi o isim. Yattara işi bitirmiş, yaraya merhem olmaz. Jaja'nın etrafı dolu, dönecek fırsatı yoktu.
Selçuk, Engin, Colman ya da bir başkası kapatamadılar açığı. Yapılan ortaya vuracak adamdı eksik. Araya arkaya pas isteyecek kendi vuramazsa, arkadaşlarına hazırlayacak.
İşte o açığı kapatamaz Şenol Güneş... Sıkıştırırsın, her taraftan gelir neticeyi alamazsın. Böyle hakemler ilk defa gelmiyor, onu da yenmenin yolu bulunmalı.