Q7, tribün 8

Maç öncesi Pascal'la birlikte Lig TV'de yayındayız. Kadroyu gösterip "Senin gibi yürekten oynayanları sayar mısın?" diyorum... Pascal hiç düşünmeden şöyle diyor: Toraman, Ernst, Quaresma! "Q7 henüz o kadar değil!" diyecek oluyorum Pascal itiraz ediyor. Birkaç dakika sonra maç başlıyor ve Pascal'ı doğrularcasına yürekten oynuyor Q7. İkili mücadelelerde kora kor çarpışırken, 40 metre depar atıp korner bayrağının dibinde rakibi avlıyor.
Yüreğini seriyor çimlere. Çok sevdiği sağ ayak dışıyla müthiş bir gol atıp bir de attırıyor. Çok penaltı alır, çok adam attırır diyorduk, Limbersky'nin 51'de kızarması tezimin bir kanıtı.
Q7 ile başladık genç Necip'le devam edelim... İlk 45'te mükemmel oynadı. Defansif görevlerini en iyi şekilde yaparken iyi de top kullandı.
Hücuma çıktı, şut denedi... Şu performansını 90 dakikaya yayarsa formayı kapar.

İlk kez siyah bir hakem
Schuster Nihat'ı kenara aldı, Holosko'yu sahaya sürdü. İyi de yaptı. Slovak futbolcu usta işi golüyle göze girdi.
Çok değil iki gün önce doğru düzgün bir teklifle gelen bu çocuğu bedava alacaktı.
Sivok'un talihsiz sakatlığı onun için bir şans oldu. Bak şu Allah'ın işine.
Beşiktaş'ın rakibi Viktori Plzen adından büyük futbol oynuyor. Sahayı çok iyi paylaşıp sert oyunla rakibi bozuyorlar.
Gole giden Bobo'yu düşüren Navratil (dakika 32) atılmasa Beşiktaş çok daha fazla zorlanabilirdi. İnatçı bir takım Viktori Plzen.
Dokuz kişi kalmalarına ve 2-0 geriye düşmelerine rağmen pes etmediler.
Oyun disiplininden hiç kopmadılar. Onları da yürekten alkışlıyorum.
Son söz: Q7 şov yapınca tribünler zevkten sekiz köşe oldular.
Not: İlk kez bir Avrupa kupası maçında siyahi hakem görüyorum.
Beşiktaş maçlarına yakışır aslında; siyah orta, beyaz yardımcılar!