26 Ağustos 2010 | Perşembe

Sarı Mustafa!

Avusturya kampı ve hazırlık maçları sırasında Schuster'in tüm teşhisleri ve talipleri doğru olunca Alman hocayla ilgili çok umutlanmıştım. "Orta sahayı kalabalık tutmalıyız" diyordu ki bu, Beşiktaş'ın Denizli dönemindeki en büyük sorunuydu. Hoca doğru yerden başlıyor, öyleyse doğru çözümler de bulacaktır diye düşündüm ama yanılmışım. Belediye maçında gördük ki hocanın fikri başka, zikri başka. Belediye maçında Quaresma, Nihat, Hilbert, Holosko, Delgado ve Ernst'i orta saha ve önde kullandı. Şimdi söyleyin bana Ernst dışında koşacak bir tek adam var mı? Yok. Öyleyse orta sahayı kim kapatacak, orada topu kim tutacak? Demek ki Schuster de masal anlatıyor bize. Geçen sezonu hatırlayın. Denizli genellikle koşmayan oyuncaları sahaya sürünce Beşiktaş orta sahası çökerdi. Belediye maçında da olan bu. Sanki sahada Schuster'in değil Denizli'nin Beşiktaş'ı vardı. O nedenle Schuster artık benim gözümde Denizli'nin sarışınıdır. Yani kısaca Sarı Mustafa'dır. Bundan sonra ne olur, Sarı Mustafa olarak mı kalır, yoksa özüne mi döner bilemem. Belki bu kafayla devam eder, belki doğruyu bulur. Aurelio'yu istemesi oradaki sorunun farkında olduğunun yeni bir kanıtı ama doğru çözümü bulup bulamayacağı şüpheli. Eğer gerçekçi davranırsa işi kolay. Çünkü Aurelio ve Ernst'in çift ön libero oynaması bazı sorunları kendiliğinden çözer. Hemen belirteyim bu kadar isim arasında özellikle Guti kilit adamdır ayakları kırılmadığı müddetçe sahada olmalıdır. Gereksiz yere onu dinlendirmeye kalkmak, puan kaybetmek ya da turu riske atmak demektir. Schuster artık Schuster gibi davranmalı ve Sarı Mustafa'lıktan vazgeçmelidir. Yoksa şu kaliteli kadroyla bile hüsranı
yaşayabilir benden söylemesi...

* * *
Delgado ve Nihat'ı Denizli bitirdi
Delgado hem çok yetenekli bir futbolcu hem de çok kaliteli bir insandı. Eğer Mustafa Denizli ona "Her derdin dermanı" muamelesi yapmasa, eksik yanlarını bilerek görevlendirse belki bugün hâlâ Beşiktaş'ta olabilirdi. Onu Denizli yaktı başkası değil. Aynı şeyi Nihat Kahveci'ye de yaptı. Ne adaptasyon süreci tanıdı ne de formsuzluk. Her maçta oynattı. Tribünlerin sabrını taşırana kadar inadına sahaya sürdü. Bugün Beşiktaş tribünleri kendi evlatlarını yuhalayacak kadar toleranssız davranıyorsa bunun da sebebi en başta Denizli'dir. Eseriyle ne kadar övünse azdır!

* * *
Robinho masalını bitirdik
Koca medyada "Beşiktaş Robinho'yu alacak" noktasında tam bir akıl tutulması yaşandı. "30 milyon euro nereden bulunur?" gibi soruları sormak kimsenin aklına gelmedi ne hikmetse! Bazı şirketlerin bol bol reklamı yapıldı ve Fotomaç'ta tüm gerçekleri açıklayana kadar komedi devam etti. En sonunda "Robinho bitti!" diyerek bu masalı sonlandırdık.

* * *
Tayfur hoca uyuma...
Bak Tayfur hocam oturduğun koltuk gerektiğinde kavga, gerektiğinde istifa etme pahasına bile olsa doğruları söyleyebilecek karakterler ister. Schuster'i uyarmak senin görevin. Belki hoca buna bozulur ve senin de biraz canın sıkılır ama bunu çok önemseme. Tüm camianın canının sıkılmasını istemiyorsan hocayla kötü olmayı bile göze almalısın.

* * *
Denizli suçüstü yakalandı
Denizli, Beşiktaş'taki yaklaşık iki sezonunda Nihat, Holosko, Delgado, Tello ve Serdar Özkan'dan dördünü birlikte oynattı. Önlerine de Bobo'yu koydu. Biz de "Orta saha bomboş. Bu kafayla her takım seni yener!" diye ısrarla uyardık. Şimdi aynı Denizli çıkmış, orta saha boş kalıyormuş, savunma zorlanıyormuş... Bunları anlatıyor! Yersen... Hoca, Schuster'i eleştirdiğini zannederek kendini eleştiriyor. Farkında değil!

* * *
Eline sağlık Ahmet Çakır
Başlarken, "Böyle bir kitap hiç yazılmadı" diyor Ahmet Çakır. Böyle kitap daha önce hiç yazılmadı. Bu ilk! Peki içinde ne var derseniz 'Hatilla Ökçe, Veli Hami Karkış, Kıncal Buluç, Somer Düründül, Nebil Gülgen ve daha fazlası var' derim. Eline sağlık Ahmet ağabey.

* * *

Ersun hoca rahat dur!
Bak Ersun hoca... Bu dünyanın en şanslı adamlarından birisin. İki göz boyamayla önemli teknik adam (!) oldun... Doğru düzgün konuşamazken televizyon programı yaptın... Elinde bir laptop var diye "Bilimsel teknik adam" maskesi taktın ve federasyona kapağı attın. Kıymetini bil, rahat dur. Hiddink ve ekibiyle uğraşma.

* * *
Pakistan'a futbol vagonu
Bizim grubun amiral gemisi Sabah, Pakistan halkının imdadına yetişmek için "Merhamet Treni" kaldırıyor. Bu dünyanın çocukları hastalık, yokluk içinde kıvranırken Sabah sessiz kalmıyor. Dünyanın harekete geçmesini beklemiyor, karanlıktan şikayet etmiyor ve kocaman bir mum yakıyor. İnsanlık için dev bir adım atıyor. Diyorum ki bu insanlık trenine bir de futbol vagonu koysak. Kulüpler de bir şekilde bu çorbaya bir tutam tuz atsalar. Federasyonun kasası dolu olsa da para veremez! Çünkü son mali genel kurulda bütçe açığı nedeniyle Mahmut başkan çok eleştirildi. Dolayısıyla aynı eleştirileri göze alamaz ve bu hayırdan uzak durur. Aslında durmaması lazım ama dedim ya iş federasyonu zorda bırakmaya gelince kimse hayır işi falan dinlemez. Dolayısıyla Özgener kendine göre haklı. Yani iş Kulüpler Birliği'ne düşüyor. Bakalım kolları sıvayacaklar mı?

* * *
Lümpen
Koca Milliyet, Aykut Kocaman'ı maçın adamı seçmiş. Sebep! Sebebi şu: Kocamandevrim yapıyormuş! Bir zamanlar sporun lokomotifiydi Milliyet, şimdi Aykut Kocaman'ı devrimci yapacak kadar ekseni kaymış vaziyette. Aykut Kocaman ha, devrimci ha... Breh breh breh!

Günün sözü
İstemek,"İstiyorum" demek değil, harekete geçmektir.
Andrei Maurois

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor