28 Ekim 2010 | Perşembe

İp Schuster'in boynunda

Sezon erken açıp, erken form tutan takım, erken çökermiş... Ha, ha, ha!.. Beşiktaş da aynı sıkıntıyı yaşamış!.. Ha, ha, ha!.. Birileri yıllardır insanlara yutturdukları masalı yine anlatıyorlar. Gülebilirsiniz ama asla inanmayın. Çünkü Beşiktaş'ın yaşadığı böyle bir sorun yok. Dahası 30 kişilik kadroya sahip hiçbir takım da böyle bir sorun yaşamaz. Yani bu zırvalıkları boşverin. Peki öyleyse problem nedir? Şimdi gelelim oraya. Beşiktaş'ın baş belası ilk problemi Schuster'in sistemidir. Savunmayı orta alana kurmaktır. Bu tek kelimeyle intihar sistemidir ve her sıkıntı bundan doğmaktadır. Bu sistemle Beşiktaş, Vikingur ve Plzen gibi zayıf takımlar dahil tüm rakiplerine hezimete uğrayabileceği pozisyonlar verdi ama çoğu maçı kazandığı için göze batmadı. Yani şu son Kayseri maçı ile dört farkla kazanılan Karabük ya da Vikingur maçlarının oyun olarak hiçbir farkları yok. Beşiktaş'ın çıplak gerçeği budur. İkincisi; Schuster elindeki kadroyu asla doğru kullanamadı. Necip ve Cenk'i müthiş formda oldukları zamanda takımdan keserek adalet kantarının ayarını bozdu. İki genç adamı yıktı. Beşiktaş'a hiçbir şey vermeyen Nihat konusundaki saçma ısrarı ise bir başka büyük hatasıydı. Schuster, oyuncu tercihleriyle ne kadar adaletsiz bir teknik adam olduğunu ortaya koydu ve futbolcuların güvenini kaybetti. Sevgili Beşiktaşlılar, bakmayın siz üçer dakikalık özet görüntüleri izleyip Beşiktaş hakkında ahkam kesenlere. Bu takımın iki maçını üst üste çıplak gözle izlemeyenlerin söyledikleri sadece palavradır. Martaval okuyanları bırakın. Beşiktaş'ın gerçek derdi Schuster'in sistemi ve oyuncu tercihleridir. Bir de rakiplerin tekmeleri. Tekme konusunda yapacak bir şey yok ama diğer iki sorunu ortadan kaldırmak kolay. Schuster yeter ki istesin 1 dakikada şemsiyeyi eski haline getirebilir. Yapar mı derseniz. İp onun boynunda!

* * *
Uykun kaçıyor mu?
Ben dahil birçok insan sizi "Nihat'ı asla almamalısınız" diye uyardı. Hiçbirini dinlemediniz. Tüm gayretinize rağmen Nihat yüksekten uçtu, transfer yattı. Aslında bu da sizin için bir uyarıydı ama siz bunu da dikkate almadınız... İnadım inat diyerek 5 milyon euro da bonservis ödeyerek, ahı gitmiş vahı kalmış Nihat'ı aldınız? Nihat'ın bu umursamaz, fişi çekmiş halini görünce neler düşünüyorsunuz çok merak ediyorum Sayın Demirören. Acaba uykuzun kaçıyor mu!?

* * *
Emekli Nihat!
Lafa gelince Beşiktaş'ın çocuğuyum masalı anlat ama imza atarken yıllık 3.5 milyon euro'dan aşağı olmaz diye diret. Burnundan kıl aldırmadan her şartını kabul ettir ama iş karşılığını vermeye gelince sahada dolaş. Böyle bir çiftlik başka bir yer de var mı bilmem ama Beşiktaş senin çiftliğin değil Nihat kardeşim.. Niyetin yiyip, içip emekliliğin keyfini çıkarmaksa başka kapıya. Madem futbol oynamaya niyetin yok o zaman jübile yap, tam emekli ol.

* * *
Beşiktaş'ın malı deniz mi?
Nihat Kahveci ve onu transfer eden Başkan Demirören'e bir kez daha sesleniyorum. Milyonlarca Beşiktaşlı'nın elleri, iki cihanda, iki yakanızdadır. Beşiktaş'ın malı deniz değil. Karşılıklı oturup anlaşın. Sayın Demirören ya siz Nihat'ın parasını kendi alacağınızdan düşün ve kulübü kurtarın ya da ciddi bir indirim yaptırın. Tüm ödemesini maç başına çevirin mesela. Bu yükü boş yere Beşiktaş'a taşıtmaya ikinizin de hakkı yok. Bu kul hakkıdır ve faturası ağırdır haberiniz olsun.

* * *
Hoşgeldin tatlı bela!
Türkiye ve Beşiktaş için dev bir adımdır Iverson'ın gelmesi. 2 milyon dolara asla yapılamayacak olan bir reklam anlaşması gibidir bu transfer. Sahada sergileyeceği performans bir yana, Türkiye'nin tanıtımına inanılmaz katkı yapacaktır. Quaresma ve Guti'nin transferlerinden çok daha önemlidir Iverson'ın Beşiktaş'a gelmesi. Şöyle söyleyeyim: Genellikle basketbol maçlarının sadece son iki dakikalarını izleyen ben bile artık Akatlar'a giderim. Hem de koşa koşa.

* * *
Volkan'ın kompleksi
Volkan Demirel son derbide yine "Sevinç" kalkanına sarıldı. Galatasaray niye sevinmiş, sorduğu bu... Volkan kardeşim bırak bu tahrik edici konuşmaları. Sabri kendi seyircisiyle, centilmen şekilde sevincini paylaştı. Bunda gocunacak bir şey yok.

* * *
F.Bahçe kazanamadı çünkü!
Fenerbahçe geçen sezon oynayan takımdı şimdi bekleyen takım. Rakibini bekliyor ve Dia-Niang ikilisiyle avlamaya çalışıyor. Galatasaray'a karşı kadrosunun oyun karakterinin tersine 'oynayan takım maskesi' taktı. Sonra... Sonra maske düştü, kel göründü. Beşiktaş'a karşı yaptığı gibi bekleyerek oynasa Galatasaray'ı rahat yenerdi.

* * *
Üç centilmen hoca!
Şenol Güneş, Ertuğrul Sağlam ve Şota'yı dikkatle izleyin. Üçü de beyefendinin kralı. Başarılarını bir yana bırakıp, tevazularına, kenarda duruşlarına, rakibe duydukları saygıya ve maç sonrası yorumlarındaki hakkaniyete bakın. Üçünü de büyük bir keyifli izliyor ve onlar kazandıkça mutlu oluyorum. Dilerim bu sezon yüreklerinin götürdüğü yere kadar gide bilirler. Bunu çok hak ediyorlar. Trabzon, Bursa ve Kayseri, sezon sonu ilk üç sırayı paylaşırsa başkasını bilmem ama evvel Allah ben mutluluktan uçacağım. İnşallah öyle olur da yıllardır uyduruk, kaydırık işler yapan üç büyükler bir büyük ders daha alırlar.

* * *
Ne yaptın Onur?
Beşiktaş forması milyonlarca gencin rüyalarını süslüyor. Gelin görün ki Kayseri maçında forma giyen Onur kardeşim bu şansı kullanmak adına hiçbir şey yapmadı. Rooney 16 yaşında dünyayı salladı, bizim gençlerin yürüyecek halleri yok. Yazıklar olsun ne diyeyim!

* * *
Günün sözü
Alçak gönüllülük kendi gerçek değerini anlamaktır.
Anatole France

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor