19 Haziran 2011 | Pazar

Pazar keyfi

Bugün pazar... Sıcak yuvalarda, mutlu aile fotoğrafı altında nefis kahvaltıların yapıldığı gün. Hepimiz için farklı bir güzellik olan pazar keyfinize renk katmak için gelin isterseniz bugün farklı diyarlarda (!) dolaşalım. Alemlere (!) akalım. Hadi öyleyse, vira bismillah... Dale Carnegie diyor ki, "Tanrı'nın bile insanlar hakkındaki hükmünü, ömürleri sona erdikten sonra verdiğine inanırken; biz kim oluyoruz da insanları birkaç kez görmek, iki-üç yazı okumak, birkaç dedikodu dinlemekle yargılama hakkına sahip olabiliyoruz! "
Bir satır yazımızı okuyup bizi "Beşiktaş amigosu, Fenerbahçe düşmanı" ilan edenlere sunulur. Yunus Emre şöyle der; "Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen, kırk yıl orda durursa kendi dolası değil"
Yani.. Çalışmaz, gayret göstermez, emek harcamazsan ne yapsan boş.

Futbol topu patlarsa...

Beşiktaş, Fenerbahçe, Trabzonspor, Galatasaray ya da bir başka büyük takımda forma şansı bulan genç kardeşlerimin dikkatine.
Osmanlı'da sürekli kazan kaldırıp, darbeler yapan Yeniçeri Ocağı'nın tarihe gömüşülünü İzzet Molla şöyle anlatır: "Koyup kaldırmadan ikide birde.
Kazan devrildi, söndürdü Ocağı"
Her sezon kelle isteyen, her federasyona kulp takan, her hakemi baskı altına almaya çalışan ve adalet terazisini sürekli kendi lehine bozmak isteyen kulüp başkanlarının dikkatine!
Bu ülkede futbol topu patlarsa ben başta herkes federasyon başkanının yakasına yapışır.
Bu hep böyleydi, yine böyle olacak. Çünkü topu ona emanet etmişiz.
Büyük şair Mehmet Akif Ersoy'un dediği gibi: "Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa bir koyunu.
Gelir de adl-i ilahi sorar Ömer'den onu" Mehmet Ali Aydınlar'ın dikkatine. Adaletli bir yarış, hakkaniyetli oyun için medyaya da düşen görevler vardır. Lakin medyada rakamlar yükseldikçe rütbe, makam telaşı toplumun güvendiği bir çok insanın da eksenini kaydırdı. Ne adaletli yarış arayan kaldı, ne hakkaniyetli futbol. Teşbihte hata olmaz diyerek sözü Namık Kemal'e bırakalım:
Geldik vatan kavgasına.
Düştük rütbe yağmasına.
Daldık dünya sefasına.
Ne utanmaz köpekleriz. Ve birileri benim gibi hâlâ hakkaniyetli futbol, adaletli yarış peşinde koşarken, başka birilerini de rahatsız ediyor elbet.

Başkanlar hesap verir!

Beni başkalarıyla karıştıranlara vereceğim cevabı da Ziya Paşa vermiş yıllar önce:
Her şahsı harimi Hak'ka mahram mı sanırsın?
Her taç giyen çulsuzu Edhem mi sanırsın?
Dehri (Devri) ararsan binde bir adam bulamazsın. Adem görünen harları (eşekleri) adam mı sanırsın?
En ummadığın keşfeder esrarı derunu (Büyük sırrı).
Sen herkesi kör, alemi sersem mi sanırsın?
Kulüplerde 'başkanlar' tek liderdir. Kimse yaptıklarının hesabını sormaz. Amma bazen de işler karışır ve tüm yaptıklarının hesabını vermek zorunda kalabilirler.
O güzel dörtlük de bunu anlatır zaten.
Hasan Dağı arpalıktır eğer saban yürürse Her derde bir değirmen eğer suyu gelirse Her kümesten bir tavuk eğer köylü verirse Güzel gidiş bu gidiş, eğer sonu gelirse. Birileri her zaman yoldan çıkabilir. Hakem, futbolcu, gazeteci, başkan veya yönetici. Ancak asıl olan denetleme görevi yapan bizlerin genelinin sağlam durmasıdır.
Keçecizade İzzet Molla'nın sözleri tam da bunu anlatır; Herkesçe bilinmelidir ki, doğru yoldan ayrılmakla dünya yıkılmaz. Onu asıl yıkan, bilim adamlarının dalkavukluğudur. Futboldaki bilim adamı kimdir? Bizler yani araştıran, soruşturan ve yazanlar. O nedenle sorumluluk omuzlarımızda. Herkesin haberi ola...
Ve son bir şey. Her katıldığım konferansta "Abi neden şurda yoksun, burda yoksun?" diye soran dostlar için Neyzen'in dörtlüğüyle bitirelim.
Asrın yeni umdesi var, hak kapanındır. Söz haykıranın, mantık şarlatanındır.
Geçmez ele bir paye kavuk sallamayınca, Liyakat kürsüsü p...venk p..t olanındır.
İyi pazarlar. ..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor