15 Mayıs 2012 | Salı

Rabbena hep bana!

Mehmet Ali Aydınlar TFF başkanı olduğu dönemde birbiriyle çelişen birçok açıklama yapmıştı.
Bizler de haklı olarak eleştirmiştik… O günden bu yana futbolumuz çelişkiler yumağı oldu ve bunun sorumlusu asla Mehmet Ali Aydınlar değil.
Kimler ne söylemiş ve neler yapmıştı gelin isterseniz şöyle bir harlayalım.
Yıllardır "İki büyük bırakmak istiyorlar" diyen Yıldırım Demirören TFF başkanı olduktan sonra düne kadar eleştirdiği insanları nasıl kurtaracağının yollarını aramaya başladı. Hem de ne aramak. "Alın terimize saygı istiyoruz" diyen Aykut Kocaman önce Trabzon'u Galatasaray'a maçı vermekle suçladı, sonra da son üç maçın hakemini ağır eleştirdi.
Yani rakiplerinin emeklerine saygı göstermeyi aklından bile geçirmedi.
Aynı Kocaman, "Dengeler değişiyor arkadaşlar" derken daha önce en başta hakem dengesinin kendi takımı lehine olduğunu da itiraf etmişti hatırlarsanız.
Galatasaray 105. maddeye şiddetle karşı çıkıp TFF'yi istifaya davet ederken, bulduğu ilk fırsatta o maddeden yararlanmayı ihmal etmedi.
Terim 105'ten yararlandığı için final maçında sahaya çıktı.
Bunların medya ayakları da böyle. Fenerbahçe'yi eleştirmeye gör! Hemen yalakalar, yağdanlıklar şikeyi bile savunmaya başlar.
Galatasaray yazanlar da bu gerçeğe dikkat çekerler. Fener medyasının nasıl kenetlendiğinden dem vururlar.
İki gün sonra Galatasaray'ın aleyhine bir durum çıkar, bir de bakmışsın sarıkırmızı kalemler tek vücut olmuş.
Uzun sözün kısası şu: Hepsi keser gibi; Rabbena hep bana!

ŞİKEYİ KABUL EDİN
Bazıları Fener şampiyon olursa geçen sezonun aklanacağını söylemek için aportta bekliyorlardı. "İşte herkese en iyi cevabı verdik" diye ortalığı inleteceklerdi. O mantıkla bakınca şampiyonluk kaçınca geçen sezon şike yaptıklarını da kabul etmeleri lazım. Bu benim değil onların kafası. Yanlış anlamayın!

BEKLEYİŞ BOŞUNA DEĞİL
Orada eyyamcılar yok futbol adamları var. Orada kurallar, talimatlar kişilere ve kulüplere göre değişmez; adaletin gözü bağlı, terazisi hassastır. Yani bizim futbolumuzda ne varsa orada yoktur! Boşuna değil TFF'den Tahkim'den, PFDK'dan ümidi kesip UEFA' yı bekleyişimiz. Boşuna değil.

YOK ASLINDA FARKLARI!
Hikayeyi bilirsiniz… Mahalle maçında taşın üzerinden giden topa gol diyen çocuk Fenerbahçeli, "o golse benim ki de goldür" diyen çocuk Galatasaraylı; tamam ulan ikinizinki de gol olsun diyen çocuk Beşiktaşlı'dır derler.
Fenerbahçe ve Galatasaray arasında son yaşananlar tam bu konuyu doğrular cinsten.
Melo yaptı, Topuz yaptı, Topuz yaptı diye Melo tekrar yaptı vs...
Basket maçında Fener "kupamı almadan gitmem" diye tutturdu, futbol maçında Galatasaray! Hep diyorum ya yok aslında birbirlerinden farkları!

FİKRET ORMAN DÜŞÜNÜYOR
Başkan Orman, Tayfur Havutçu'nun bu yükü taşıyabileceğini düşünüyor ama henüz tam kararını da vermiş değil.
Düşünüyor. Takımın finallerdeki performansı beklenen düzeyde olmasa da çok kötü sayılmaz. 'Peki öyleyse başkanı düşündüren ne' derseniz şu derim:
Tayfur hoca 4 yıl dayanabilir mi?
Başkan bunu düşünüyor.
Çünkü her yıl hoca arama niyetinde değil, doğru isimle, uzun yıllar çalışmak istiyor. Haksız da sayılmaz. Öyle değil mi?

ASLAN'IMIZ SAKİNLEŞTİ
G.Saray şampiyon oldu sular duruldu. Artık Terim yutkunarak konuşmuyor! Çünkü şampiyonluk kurtuldu.
Tersi olsa yanmıştık; vay efendim bu play-off'u kimler uydurdu, yok efendim TFF şampiyonluğumuzu almak için kumpas kurdu v.s.
Kupa geldi, her şey sütliman.
Çünkü bizimkiler ancak emzikleri alınınca ağlıyorlar, başka türlü hiçbir gerçeğin altını çizdiklerini göremezsiniz. Hepsi akıl maşallah.
Tüu… Tüu.. Tüuu 18 kere maşallah!

EYYAMCILAR ESERİNİZLE ÖVÜNÜN
Derbileri son haftalara bırakmak, cezaları istediğine verip istemediğine vermemek bizim futbolumuzun temel özelliklerinden biri.
Zaten ne gelirse başımıza bu nedenle geliyor. Son yaşananlar en iyi örnek. Beşiktaş derbisinde sahaya giren taraftar nedeniyle Fenerbahçe cezalandırılmış olsa, şu son maçtaki sıkıntılar büyük ihtimalle yaşanmayacaktı. Orada eyyamyapanlar aslında yangına kibriti çakmış oldular. Kendileriyle ne kadar gurur duysalar azdır.

FUTBOL MÜHENDİSLERİ UTANIN
Bu bizim yıllardır süre gelen hastalığımız. Tokmağı eline alan davulu istediği gibi çalmak istiyor.
Hakem silahını kullanıyor, ceza silahını kullanıyor, para silahını kullanıyor v.s. Suyun akışına müdahale etmek bizim futbol ağalarının ortak hastalıkları gibi bir şey. Sanıyorlar ki o su hep istedikleri gibi akacak. Öyle olmuyor tabii. Su eninde sonunda yatağını buluyor ve futbol mühendislerinin foyaları meydana çıkıyor. Son sezon bunun örnekleriyle dolu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor